Büyük umutlarla çıktığımız yol bir kez daha hüsrana vardı… Bir sezonu Ağustos böceği misali hoyrat geçirdik, bol keseden dağıttık ve işi var olma mücadelesine kadar götürdük. Sonuç; umutlarımızı 19 Mayıs’ın çimlerinde bıraktık…
Oysa ne kadar da çok hazırlanmıştık şampiyonluk şarkıları söylemeye…
Belki de suçlu biziz! Taşıdığı formanın ve üzerindeki armanın anlamından habersiz, içinde bulunulan durumun ciddiyetini kavrayamamış oyuncu topluluğundan ve ‘bilmeyen’ hocadan boylarını aşan beklenti içinde olduk.
“Olmadı, neden olmadı. Açıkçası ben de bilmiyorum”
Açık açık söylüyor adam bilmiyor! Bilen birilerini bulmak umuduyla mahalle muhtarından başladım, manav, bakkal, terzi, simitçi önüme kim çıktıysa sordum onlar da bilmiyor! Kahvecinin biraz fikri var ama bilecek kadar değil!
İsmet Taşdemir takımın başında kalırsa şayet, iddia ediyorum gelecek sezon bilmemek konusunda doktora tezi verir, aslanlar gibi de adının önüne DR. unvanını yazdırır.
30 bin kişiyi uyandırmak için sürekli anons yapılıyorsa, insan bilmese bile ‘biz ne yapıyoruz’ diye bir durup düşünür. Ama adam bilmiyor. Sıkıntı orada… Biliyor olsa Samsunspor seyircisinin bu olmadığını da bilir. 12.inci adam demenin rakibe ve hakeme psikolojik baskı demek olduğunu da bilir. Ve uyutmak yerine tribünlerin enerjisini yükseltecek oyun anlayışıyla sahada olur.
Ama adam bilmiyor…
Bilse, topa sahip olmanın galibiyet için yeterli olmadığını, gol bulmak için kaleye şut çekmek gerektiğini de bilir. Maç boyunca kaleyi bulan kaç şutumuz oldu? Verilmeyen golümüz dışında, bu da kaçar mı dediğimiz kaç pozisyonumuz vardı?
Harcanan onca paraya, verilen onca emeğe yazık…
Çıkmış bir de ‘istifa yok’ diyor. Gelecek sezonu hangi başarının üzerine inşa edeceksin? Manisa’da 16-17 yaşındaki çocuklar karşısında galibiyeti zor kurtardığımızın üzerine olabilir mi mesela?
Oysa ne kadar da çok hazırlanmıştık şampiyonluk şarkıları söylemeye…
Belki de suçlu biziz! Taşıdığı formanın ve üzerindeki armanın anlamından habersiz, içinde bulunulan durumun ciddiyetini kavrayamamış oyuncu topluluğundan ve ‘bilmeyen’ hocadan boylarını aşan beklenti içinde olduk.
“Olmadı, neden olmadı. Açıkçası ben de bilmiyorum”
Açık açık söylüyor adam bilmiyor! Bilen birilerini bulmak umuduyla mahalle muhtarından başladım, manav, bakkal, terzi, simitçi önüme kim çıktıysa sordum onlar da bilmiyor! Kahvecinin biraz fikri var ama bilecek kadar değil!
İsmet Taşdemir takımın başında kalırsa şayet, iddia ediyorum gelecek sezon bilmemek konusunda doktora tezi verir, aslanlar gibi de adının önüne DR. unvanını yazdırır.
30 bin kişiyi uyandırmak için sürekli anons yapılıyorsa, insan bilmese bile ‘biz ne yapıyoruz’ diye bir durup düşünür. Ama adam bilmiyor. Sıkıntı orada… Biliyor olsa Samsunspor seyircisinin bu olmadığını da bilir. 12.inci adam demenin rakibe ve hakeme psikolojik baskı demek olduğunu da bilir. Ve uyutmak yerine tribünlerin enerjisini yükseltecek oyun anlayışıyla sahada olur.
Ama adam bilmiyor…
Bilse, topa sahip olmanın galibiyet için yeterli olmadığını, gol bulmak için kaleye şut çekmek gerektiğini de bilir. Maç boyunca kaleyi bulan kaç şutumuz oldu? Verilmeyen golümüz dışında, bu da kaçar mı dediğimiz kaç pozisyonumuz vardı?
Harcanan onca paraya, verilen onca emeğe yazık…
Çıkmış bir de ‘istifa yok’ diyor. Gelecek sezonu hangi başarının üzerine inşa edeceksin? Manisa’da 16-17 yaşındaki çocuklar karşısında galibiyeti zor kurtardığımızın üzerine olabilir mi mesela?